KARADELİKLER MADDEYİ YUTUYORSA!


Karadelikler maddeyi emip karanlık enerjiye çeviriyorsa ve buna karşılık gelecek şekilde yeni madde oluşturan bir mekanizma da yoksa, evrenin ne kadar ömrü kaldığını anlamak için madde miktarına bakmak yeterli değil midir?

Formül işlerinden çakmam etmem, hazır fırsatı yakalamışken bir formülüm olsun bari:

ey / 100 * mm = kö


ey = Evrenin Yaşı

mm = Madde Miktarı

= Kalan Ömür


Yanılıyor muyum, şu anki evrenin yüzde 5’i maddeden oluşmuyor muydu? Bu durumda 1 milyar yıldan az, 700 milyon yıl kadar ömrü kalmış demektir. Vay be, eceli gelmiş desenize.

Tabii eğer başlangıçta evren tamamen maddeden oluşmuşsa ve süreç içinde dönüşüm gerçekleşiyorsa geçerli… Büyük patlamayla oluşanlar arasında karanlık enerji ve kara madde de varsa gitti benim caanım formül.

Kader utansın, bu hayatta bir formülüm bile olmıcak mı ya!

Offf offf, ben doğarken ölmüşüm, batsın bu evren…



                    Eyüp Şeker

NOT: Bana bakın astrofizikçiler, sakın ola kıllık yapayım demeyin. Kalkıp “Büyük Patlamada oluşanlar arasında kara madde de karanlık enerji de vardı” açıklamaları yapıp benim caanım formülü heder etmeyin, kafa atarım bak.







KARANLIK ENERJİ



Yavaşlaması gerekirken genişlemesinin hızlanması, Evrenin üçte ikisini oluşturan karanlık enerjinin çekim gücüne bağlanıyor ve kütle çekimlerine üstün gelen bu çekimin, Evrenin sonunu getireceği düşünülüyor.

Karanlık enerjinin bariz fazlalığına ve güçlü çekim gücüne nasıl bir açıklama getiriliyor bilmiyorum ama bu sorunun zamanıdır sanırım:

Evrenin çok büyük kısmını oluşturan karanlık enerji karadeliklerle ilişkili olabilir mi?

Başka şekilde soracak olursak; karanlık enerji karadeliklerden mi geliyor?

Veya; karadelikler, karanlık enerji pompalama jeneratörleri mi?

Örneklemek gerekirse; katı veya sıvılar patladığında ortaya çıkan gazların genişlemesiyle etkisine aldıklarını da çekip savurmasına benzetilebilir karadeliklerde olanlar.

Buradan hareketle; içine çektiği maddeleri karanlık enerjiye ve kara maddeye dönüştürdüğü düşünülebilir mi?   

Böylece; karadeliklerin emdikleri de, Evrenin genişlemesi de bir zemine oturmaya başlamaz mı?


Eyüp Şeker


ÖLÜMSÜZLÜK MEKANİZMASI



Genetikteki gelişmelere baktığımızda sonsuz yaşamın sırlarının elde edileceğini, insanın ölümsüzlüğe erişeceğini düşünmek gerekiyor.

Oysa bu durum yaradılışa aykırı... Mikrosundan makrosuna her şeyin bir sonlandırma mekanizması var. Özetle, içinde yer aldığımız evrendeki her şey sürekli yok olmaya, yeni oluşumlara zemin hazırlamaya kurgulu.

Her şeyin ölümlü olduğu bir evrende insan ölümsüz olabilir mi? Başka bir evrene geçmediği sürece bu imkansız?

Bu çelişkili durumun bir açıklaması olmalı.

Ya sandığımız gibi olmadığını ve ölümsüzlüğü imkansızlaştıran genin, yüksek ihtimalle de büyük bir gen bloğunun varlığı öğrenilecektir, ya da ölümsüzlüğe erişen insan, yaşam bulduğu ortamlarının sona ermesiyle ölümlü tutulacaktır. Yani, ölümsüzlüğe erişse bile yaşayacak yeri ve yerleri yok olacaktır.

Sonlandırıcı bu iki mekanizmadan başka olasılık var mı bilmiyorum ama çok açık şekilde biliyoruz ki, hiçbir şey sonsuza kadar süremez bu evrende.

Ve insan bir ölümlüdür.

Ölümsüzlüğü imkansız kılan mekanizma ya bedende ya evrende. Hangisinde?


Eyüp Şeker