LAFLA DEFEDİLMEYİNCE DEPREM



Yine yıkıldık,
yine kaldık,
cehaletimizle
hırsızlığımızın altında.

Kaderimiz sanki,
canımıza yapışmış,
kanımıza sızmıştır
yıkım.

Hep kalırız
cehaletle hırsızlığın
molozlukları
altında.

Bilir,
bilir, 
biliriz,
yine de,
yıkıldıkça
yıkılırız hırsızlıklarımızla,
yakıldıkça
yakılırız cahilliklerimizle.

Yine de,
istemeyiz anlamayı,
ne de görmeyi.

Bilen, hep bilen
büyüklerimizin verdiği ele
el vererek,
salyalarımızı gizlemeden
cahilliklere gömülüp
yumulurken hırsızlıklara,
koşa koşa gideriz,
defedemediğimiz depremi
bekleyen kaderimize.

Bitmez…
Yetmiyordu sanki,
hırsızlıklarla molozluklarda verilen canlar.
Hemen hortladı ‘yetmedi mi’ cehaleti,
biriktirmişti bir kere
‘Beter olsunlar’ı,
tutamazdı,
koştu
boşaltmaya
irinini.

Bilinmez,
hangisi daha kahredici!
Hırsızlıklarda can vermek mi,
püskürtülüp duran kusmuklar mı!


Eyüp Şeker





BUGÜN HİÇBİR ŞEY YAŞANMADI


Kaçınılmazdır…

Bazen,

Böyle buyurur hayat.

“Bugün yaşanmayacak”

Der yaşama.


Eyüp Şeker





BİLMİYORLAR Kİ SEVMEYİ


Yüz veriyorlar gençlere,
Nankörler de,
Gidip,
Tersleniyorlar demokrasiye.

Seveceksin gençleri,
Bir güzel.

Güzel güzel,
Seveceksin.

Saygı ve sevgi şart.
Hele de ileri demokraside,
Daha daha şart.

Alayına,
Yatırıp basacaksın sopayı, basacaksın sopayı,
Alayını,
Sokacaksın içeri, tıkacaksın deliğe…
Getireceksin yolun yoluna.

Haykırtacaksın,
“İşte demokrasi bu”
Haykırtacaksın,
Haykırtacaksın,
Haykırtacaksın,
Haykırmayanları da,
Haykırtacaksın…

Şaşmaksızın anlayacak…
Saygıyı.

Güzelce öğrenecek…
Sevgiyi.

İyice belleyecek…
Secdeyi.


Eyüp Şeker