Yine yıkıldık,
yine kaldık,
cehaletimizle
hırsızlığımızın altında.
Kaderimiz sanki,
canımıza yapışmış,
kanımıza sızmıştır
yıkım.
Hep kalırız
cehaletle hırsızlığın
molozlukları
altında.
Bilir,
bilir,
biliriz,
biliriz,
yine de,
yıkıldıkça
yıkılırız hırsızlıklarımızla,
yakıldıkça
yakılırız cahilliklerimizle.
Yine de,
istemeyiz anlamayı,
ne de görmeyi.
Bilen, hep bilen
büyüklerimizin verdiği ele
el vererek,
salyalarımızı gizlemeden
cahilliklere gömülüp
yumulurken hırsızlıklara,
koşa koşa gideriz,
defedemediğimiz depremi
bekleyen kaderimize.
Bitmez…
Yetmiyordu sanki,
hırsızlıklarla molozluklarda verilen canlar.
Hemen hortladı ‘yetmedi mi’ cehaleti,
biriktirmişti bir kere
‘Beter olsunlar’ı,
tutamazdı,
koştu
boşaltmaya
irinini.
Bilinmez,
hangisi daha kahredici!
Hırsızlıklarda can vermek mi,
püskürtülüp duran kusmuklar mı!
Eyüp Şeker