ÇÖZMEDİĞİ SORUNLARA YENİ SORUNLAR EKLEME MERKEZİ ASUS TEKNİK SERVİS

Yaklaşık 1yıldır bilgisayarımdaki virüsle boğuşuyorum.

Bilgisayarı yeni aldığımda “Nasıl olsa Sistemde var” ihmalkarlığıyla Sistem Kurtarma CD’lerini hazırlamamanın ne büyük ve vahim bir hata olduğunu anlıyorum ama çok geç artık.

Baş belası virüs veya virüsler, geri yükleme yaptırmıyor, sistem kurtarmadan yeni Windows7 kurulmasına izin vermiyor.

McAfee’nin işe yaramadığını görüp aldığım BitDefender da virüs bulamayınca Kaspersky 2015 sürümü satın almak zorunda kaldım. Virüsü/virüsleri bulamıyorlardı…

Lanet virüsler başıma bela olmayı sürdürürken, abonelikleri bitmeden birkaç ay aralıklarla satın aldığım Antivirüs yazılımlarını bile dert etmiyor insan.

Asus teknik destek servisini aradım. “Ürün kayıt no’sunu versem Recovary CD’lerini gönderemez misiniz? Daha önce karşılaştığım benzer sorunda HP böyle yapmış ve Macaristan’da basılan CD’ler birkaç gün içinde adresime gelmişti” ısrarım, “ASUS’un böyle bir uygulaması yok, bilgisayarı getirmeniz gerekiyor” duvarına çarpıyordu. Sorunun telefonda çözülemeyeceği söylenip durduğundan, koca 27” AllInOne bilgisayarı Ümraniye’deki servise götürmekten başka çarem kalmadı.

Götürdüm…

Üzerine basa basa belirtmeme rağmen Recovary yapıp formatlayarak yeni Windows7 yükleyeceklerine Sistem Onarımı yapıp bütün programlarım ve eski ayarlarım yüklü haliyle, yani virüslü virüslü teslim ettiler bilgisayarı. Tek tesellim, CD çıkarma düğmesinin artık çalışıyor olması ve daha önce hazırlayamadığım Sistem Kurtarma (Recovary) CD’lerini artık yapabiliyor oluşumdu. Hazırladığım CD’lerinin hiç bir işe yaramadığını öğrenmem ise çok sürmedi.

Bir 3 ay da bu haliyle boğuştum.

Öyle lanet bir virüs ki, geri yükleme yaptırmıyor, sistem kurtarmadan yeni Windows7 kurulmasına izin vermiyor,  CD player’ı düğmesinden açılıp kapanmaz hale getirdiğinden, Bilgisayar Klasöründe CD-DVD sürücü simgesinden sağ tuşla Çıkar’ı seçip açarak yerleştirdiğim CD’nin de Sistem Diski olmadığı mesajını verdirmekle kalmıyor, ne bilgisayar açıkken ne de açılışta BIOS aşamasında Recovery disklerini kullandırmıyor.

Çare üretmem gerekiyordu; bilgisayarın sabit diskini söküp dizüstü bilgisayarda formatladıktan sonra tekrar takarak Recovary CD’leriyle sistem yüklemeye karar verdim. İşe yaramadı, yine kabul etmedi Sistem Kurtarma CD’lerini. Bunun tek açıklaması, CD’ler yazılırken virüsün de kendisini kopyaladığı olabilirdi. Oysa Windows’un Sistem Kurtarma CD’lerine başka hiçbir şey yazılmaz sanıyordum.

2 terabaylık yeni sabit disk satın alıp bilgisayardaki 1 terabaylığın yerine takmaya ve Sistem Kurtarma CD’leriyle yeni Windows yüklemeye kara verdim. Böylece kapasiteyi de yükseltmiş olacaktım. Yine çalışmadı Recovary, CD’lerin virüslü olduğu açıktı. Veya anlayamadığım bir nedenle engelleniyordu yeni Sistem yüklenmesi. Çare yoktu, yine yol görünmüştü Bakırköy’den Ümraniye’ye.

10 gün sonra almaya gittiğimde, içeri gidip bilgisayarımı getirerek teslim eden kız gülümseyerek “Virüs varmış” dediğinde, “Evet biliyorum, teslim ederken özellikle belirtmiştim. Bu yüzden gidip yeni sabit disk aldım, takıp öyle getirdim” karşılığını verdiğimde gülümsemesine yine de aldırmadım. Aklımın ucundan geçmedi bilgisayarın daha büyük sorunlarla, virüslü haliyle teslim edileceği. Teslim almadan denemek aklıma gelmedi.

Bilgisayarı çalıştırdığımda başıma sardıkları yeni belaları hayal edemezdim doğrusu. CD çıkarma düğmesi yine çalışmıyordu. Hiçbir program yüklü olmamasına rağmen, hızıyla dikkat çeken i7 bilgisayar Duo işlemci gibi çalışıyordu. Nur topu gibi virüslerim at koşturmaya devam ediyordu kısacası. Dahası sürücüler yüklenmediği için USB3.0 portları ve ekran parlaklığı ayarları çalışmıyordu.

Servisi arayıp durumu anlattığımda, telefona çıkan “Yapabileceğimiz bir şey yok, bilgisayarı getirmeniz gerekiyor” dediğinde, “İkinci kez getirdim, 10 gündür oradaydı bilgisayar, daha beter halde verdiniz. Ne biçim servis orası” diye patladım ama gerçek sorumlular içerideydi, çocuğa köpürmenin anlamı yoktu.

Virüs bulaşmış olsa bile yeni sistem yüklemesi aşamasında formatlandığında silinecek olan virüslerin neden haalaa olduğu gibi durduklarını anlamakta zorlanıyorum. Yeni ve boş sabit diske recovary yapıp yeni sistem yüklerken diski formatlama aşamasını nasıl veya neden iptal ettiklerini ve nur topu gibi virüsleri neden silmeyip muhafaza ettiklerini anlamak kolay değil.

Virüsten kurtulmanın bir yolunu ve eksik sürücüleri bulup yüklemekten başka çarem yoktu.

Sonunda Kaspersky Teknik Desteği aramayı akıl edebildim. Önce gönderdikleri sistem analizi yapan uygulamayı çalıştırıp analiz sonuçları dosyasını onlara gönderdim. Bir süre sonra gönderdikleri Kaspersky 2015’i kurmayı denedim, virüs kurulmasına izin vermiyordu. Aynı şey nur topu gibi virüslerin bulaştığı dizüstü bilgisayara Kaspersky 2015’i kurmak istediğimde de karşıma çıkmıştı. Aboneliği devam eden Bitdefender ise sorunsuzca yüklenmişti. Bu kez gönderdikleri Kasperky 2016 sürümünü denedim, engellenmedi ve yüklendi. Bilgisayarı taratmaya başladım. Bittiğinde gönderdikleri uzaktan bağlantı programını çalıştırıp Kaspersky’i aradım. Bilgisayarıma bağlanıp sonuçları incelemeye başladı; 3 kuşkulu dosya vardı, ikisini sildi. Biri ise CAB uzantılıydı, Windows kurulum dosyası olmalı kısa bir tereddüdünden sonra silmeyip ‘tehdit değil’ onayı verdi. O an aklımdan geçeni söylemediğime, “Onay vermeyin, silin. Virüs kendisini Recovary CD’lerine kopyaladığına göre CAB uzantısıyla Windows kurulum dosyaları arasına gizleniyor olamaz mı?” demediğime çok pişman oldum sonradan.

Virüsten kurtulamamıştım ancak o arada sürücüsünü bulup USB3.0 girişlerini çalışır hale getirmiştim. Ekran parlaklığı ayarını değiştirme uygulamasını ise yaptığım bütün ekran kartı ve Görüntü Bağdaştırıcı sürücüsü güncellemelerine rağmen çalıştırmayı başaramadım. Yüklenen yeni Windows’ta ekran parlaklığı ayarlarının çalışmadığını bugüne dek ilk kez görüyorum. Ne menem bir Windows’tur ki ekran parlaklığı ayarları çalışmaz. Çalışması için sürücü güncellemesi gerektiğini bile bilmiyordum ve zaten bir işe yaramıyor. CD çıkarma düğmesi ise çalışmamaya devam ediyor.

Başka çare kalmamıştı, Windows 10 yükleyecektim. Gidip satın almama gerek kalmadan, birkaç gün önce onay verdiğim Windows 10 güncellemesini yapabileceğim bildirimi geldi. Hemen yükledim fakat önceki Windows 7 üzerine güncelleme yaptığından bilgisayarın çalışmasında değişiklik olmadı. Ya gidip kutulu Windows 10 satın alacaktım ya da kurulu durumdaki Windows 10’da Recovary yapacaktım. Bir daha Windows 7’ye dönemeyeceğim gerçeğini bilirken Sistem Kurtarmayı çalıştırmaya karar verdim. Bütün programlar silinip gittiğinden işe yaramıştı. Öyle hızlanmıştı ki, unutup gittiğim günlerindeki gibi uçmaya başladı bilgisayar.

Bilgisayarda birilerinin at koşturduğu düşüncesi berbat bir şey olduğundan, “Acaba virüsten kurtulabildim mi?” kuşkusu aklımın bir köşesinde takılı kalmış durumda. Umarım bundan böyle Facebook’tan, hiç ilgim yokken ‘Yakuplu’dan giriş yaptınız’ gibi mesajlar almam. Aslında bunu anlamakta zorlanıyorum; Facebook’a bağlanmak için telefona gelen giriş kodu onayı gerekirken nasıl bağlanabiliyorlar ilgisiz yerlerden ve beni sayfamdan şutlayabiliyorlar? Öyle sanıyorum, Facebook’a bağlı olduğumda sayfama girip Ayarlardan toplu giriş kodu alarak bunu yapıyorlar. Bence çok yanlış bir uygulama bu. İnsanlar telefona uzak olduklarında Facebook’a bağlanabilsinler diye düşünülmüş bir uygulama olsa da kimlerin ekmeğine yağ sürdüğü açık. İptal edilmelidir. Oysa Chrome’da böyle bir şey yok.

Virüsle boğuşurken her başarısızlıkta aklıma takılan MAC bilgisayar alma fikrine ise hep direndim.

Aslında, sorunlara sorun eklenmiş bilgisayarın berbat haline dokunmayıp ‘Virüs var. Recovary yapılacak’ şikayetleri yazılı Servis Teslim Formuyla ASUS’u şikayet etmem gerekirdi. Aylar sürecek işlemlerle uğraşılmazdı, bir an önce çalışır hale getirmeliydim bilgisayarı. “Lanet olsun ASUS’a, bir daha satın alırsam…” demekten başka çarem yoktu.

Servisin başında, bir zamanlar ASUS dizüstü bilgisayarın ekran kartı sürücüsünden kaynaklanan sorun için beni, o zaman Mecidiyeköy’de olan Servis kapılarında defalarca süründüren ve sonunda yine sorunun kaynağını kendi çabalarımla bulduğum aynı Mehmet varmış yine. Ustalaştıkça ustalaşmış tabii bu arada.

Sorun çözmeyen, sorunlara daha beterlerini ekleyen ASUS’un semtine uğranmaz.






Eyüp Şeker


ATGÖZLÜĞÜ VE DE PEMBE VE DE RENGARENK VE DE KAPKARA GÖZLÜKLERLE DOLANAN, BEDENLERİ BURADA BEYİNLERİ AMERİKA'DA OLAN AMERİKANYALILAR DA İYİ BİLİR, DAHA EN BAŞINDA "TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?" DEMİŞTİ


  İlhan Selçuk   


SAVCININ GELECEĞİ PARLAK GÖRÜNMÜYOR



İlhan Selçuk’un 21 Şubat 2009 tarihli ‘Öz’ün Laf-ı Güzafı’ başlıklı yazısını Öz’ün kaçması üzerine yeniden yayımlıyoruz.



Zekeriya Öz adını artık bilmeyen yok...

Meşhur Ergenekon Savcısı...

Dün bizim gazetenin birinci sayfasında “Düzeltme ve Cevap” başlığı altında Öz’ün şu iki tümcesi yayımlandı...

Birinci tümce:

“... Cumhuriyet gazetesinin 8.10.2008 tarihli ilk sayfası ile 8. sayfasında yer alan ‘Savcı Hakkında Yeni İddialar’ ve ‘Savcının Karanlık 4 Yılı’ başlıklı yazılarla ilgili düzeltme ve cevabımdır.”

İkinci tümce:

“... Şahsım ile alakalı iddiaların tamamı gerçek dışıdır. Bu asılsız isnatlara, yürütmekte olduğum bir soruşturma nedeniyle maruz bırakıldığım, tüm kamuoyu ve tarafınızca gayet iyi bilinmektedir.”
***
Ne anladınız?..

Zekeriya Öz neye ‘cevap’ veriyor?..

Neyi ‘düzeltiyor’?..

Belli mi?..

Bay Zekeriya’nın iki tümcelik yazısı 2450 sayfalık iddianamesinden de daha beter olmuş...

***
Ne yazık ki Zekeriya Öz bu mantıkla ya da mantıksızlıkla hiçbir yere varamaz; savcımızın geleceği pek parlak görünmüyor...

Ergenekon’da birinci iddianame bir hukuk faciası...

İddianamede Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hukuku değil, AKP iktidarının guguku geçerli...
Ya ikinci iddianame ne zaman çıkacak?..

Diyorlar ki:

- Zamanlama, ayarlama, koordinasyon tamam...

- Nasıl?..

- 2’nci iddianame, AKP’nin işine yarasın diye, yerel seçim öncesi piyasaya sürülecek...

***
1) Ergenekon tertibi daha ilk aşamasında çıkmaza saplanmış, daha şimdiden çökmüş, adaletsizlik ve hukuksuzluk anıtına dönüşmüştür...

2) 2450 sayfalık iddianame ve 400 klasörlük dava, hukuk ve yasalarla bağdaştırılması olanaksız bir romanın hiç bitmeyecek tefrikası içeriğindedir...

3) Yeni iddianameler de ilk iddianameye dayanacakları için daha şimdiden içi boşalmış bir davanın yeni ürünleri olmaya mahkûmdurlar...

4) Tutukevlerinde iddianameleri ve davaları bekleyen, kimlikleri toplumca çok iyi bilinen ve tanınan zanlılar daha ne kadar süre demir parmaklıklar arkasında tutulabilirler?..

***
Zekeriya Öz Cumhuriyet’e ne anlama geldiği belli olmayan iki tümcelik ‘tekzip’ yolluyor...

Oysa oturup kendisini gün geçtikçe daha çok sarıp sarmalayan koşulları düşünmeli...

Savcı Öz’ün hukuku ve yasaları hiçe sayıp çiğneyen uygulamalarına karşı, sayıları gittikçe artan Ergenekon sanıkları da elbette haklarını yasal yollardan arayacaklardır...

Her bugünün bir yarını var...