KİMSE KENDİSİNİ VE KİMSEYİ DAHA FAZLA KANDIRAMAZ



Akılımızı başımıza toplamanın zamanı çoktan geride kaldı.

Bu moloz yığını görüntülerini deprem şiddeti izah edemez.
10 şiddetindeki saniyelik sarsıntıların dahi bu molozlaşmayı yaratamayacağını anlamak için inşaat mühendisi olmak gerekmez.
25 saniye süren deprem 7 falan da olsa böylesine yerle bir edip moloz yığıntısı haline getiremez betonarme yapıları. 

Birkaç saniyelik sarsıntılardaki bu molozlaşmanın tek açıklaması, marifet sanılır hale gelmiş hırsızlık ve cahilliktir.

Bu reddedilmez gerçeğimizdir.
Sıyrılamayacağımız ahmaklığımızdır…
Maskeleyemeyeceğimiz akılsızlığımızdır…

25 saniye süren 7.2’lik Van depremi bana hep 17 Ağustos depremi artçılarından birini anımsatıyor; 4-5 civarındaki artçının bir anlık şiddeti 7’ye yakındı ve böylesine çökmemiş, böylesine dehşetle kala kalmamıştık.

Hadi dedik, 7.2’dir dedik, ya 5.6’lık artçıyla bunca can kaybına ne diyeceğiz!
Ayakta devlet binası kalmamış durumda.

Görmezden gelinemez…
Katıksız gerçeğimizdir bu.
Van’da devlet yıkıldı.

Hırsızlıkla cahilliğin tamamen molozlaştığını gördük.
Aklımızı başımıza toplamamız gerekiyor.

“7.2’ydi...” bahanelerinin hazırlayacağı yıkımların çok daha vahim olacağı, bilip bilmezden gelir gibi yaptığımız gerçeğimizdir. Aklını yitirmemiş kimse bunu reddedemez.
Yerle bir olacağımızı bilirken oturduk bekliyoruz yerle bir olacak büyükşehirlerimizde.

Ne yapacağımızı biliyoruz.
Neyi düzelteceğimizi biliyoruz.
Buna rağmen…
Oturduk bekliyoruz kaderimizi.

Halbuki…
Nerelerdeki hangi binaların yıkılıp yapılması gerektiği sular seller gibi ezberlendi.
Denetim sistemi hiç çalışmıyor, ivedi şekilde düzeltilmesi gerektiği ortada.

“Nasıl”ı da belli; zira yasa yapmakla ilgisi olmadığını aklı eren herkes gördü, görüyor.
Aksine, düzeltme adına atılan yeni adımlar suiistimale daha açık hale getirmiştir sistemi.

Konunun içindekiler haykırıyor; tek yapılması gereken, aksaklıklardan arındırılmış birbirinden bağımsız ve özerk unsurlar üzerine kurulu denetleme sistemini çalışır hale getirmektir.
Ve rant hesaplarıyla siyasal beklentiler kesinlikle uzak tutulmalıdır planlama ve yapılandırma çalışmalarından. Tabii sonrasından da…

Başardık, başardık…
Olmadı, oturup bekleriz kaderleştirdiğimizi.


Eyüp Şeker