“Doğru, nereden bileceksin.
Anlatmalıyım di mi! Evliliklerin ve ilişkilerin neden yürümediğiyle ilgili
aklıma çok yatan bir açıklama duymuştum bir yerlerde. İnsan doğal olarak
kendini beğendirmeye çalışırmış karşısındakine. Öyle hesaplı kitaplı falan
yapmazmış bunu. İçgüdüsel bir şekilde yaparmış. Aynı şey gibi... Doğadaki bütün
canlılarda olduğu gibi. Çiçekler, döllenme için polenleri taşıyacak olan
böcekleri kendilerine çekebilsinler diye öyle rengarenk ve güzelmiş. Tıpkı onun
gibiymiş işte. İnsan kendisini beğendirmeye çalışırken karşısındakini beğenmeye
öyle kaptırırmış ki kendini, onun kusurlarını bile görmezken, kendisininkileri
de göstermemeye çalışırmış. Bahar gidip döllenme bittiğinde ne çiçek kalırmış
ne de çiçeğin semtine uğrayan. Tabii ki çekimlere falan aldırmayıp işini
rüzgarla halledenlere kimsenin lafı yok. İşte böyle, en şiddetli aşkların,
görücü usulüyle tanışanlardan bir farkı olmayışı bundanmış. Onun için en müthiş
aşıklar bile ‘Hiç tanıyamamışım’larla
kopar, uzaklaşırlarmış birbirlerinden. O yüzden ‘Dili sürçmüştür, istemeden
olmuştur, talihsiz bir rastlantı’ gibilerle
geçiştirmeyip görmezden gelinmemeliymiş birlikteliklerdeki çıkıntılar. Eğer
zamanında törpülenirse, taraflar birbirini kazanıp kartlarını açmakta
çekincesiz davranmaya başladıklarındaki kadar hırpalayıcı olmazmış. Ya da daha
başlarda görülürmüş sorunlar ve ilişki başlamadan bitermiş. İşte böyle... Ben
de, madem insanlar yıllarca süren ateşli aşklarda bile birbirlerini tanımayı
başaramıyorlar, küçük bir sohbetten bile farkı olmuyor onca birlikteliğin, o
zaman ne kaybederim dedim ve buluşmaya karar verdim. Bu durumda ‘Hiç
tanıyamamışım’ı daha rahat söyleyebilme
ayrıcalığım da var di mi!”
(BANKAYI PATLATMAK’tan)
Eyüp Şeker