ZEHİRLENME DURUMSALI SORUNSALININ BİLİMSEL AÇIKLAMASI
Şaka kaldırır bir yanı olmayan böylesine vahim konuyu şakaya vurmamın nedeni, yurdum insanı olarak bizlerin baca konusundaki budalalığının akıl almaz oluşudur. Açıklanamaz böylesi bir akılsızlıkla dalga geçmekten başka çaremiz var mı?
Hiçbir gerekçe ortak baca sistemini açıklayamaz. Oturduk yıllardır hep birlikte intihar ediyoruz ve akıl almaz budalalığımızı görmek yerine, lodosa deliğe çatlağa patlağa isyan edip duruyoruz.
Fizik kurallarını hiçe saydığımıza mı yanalım, kışın özellikle Bursa Ankara Erzurum gibi şehirlerle ilgili arada bir haber bültenlerinden duyurulan enversiyon tehlikesinin bize ne ifade etmesi gerektiğini bilmediğimize mi, bilsek de umursamadığımıza mı yanalım. Koskoca gökyüzü kirli havanın yükselmesine engel oluyor da, bir solukluk bacaya kırk soba bağlanırsa o dumanların hali nice olur sorusunu sormak kimsenin aklına gelmiyor nedense. Hadi enversiyonu atladık diyelim, bir borunun kırk boruyu kaldıramayacağını da mı anlayamıyoruz?
Duruma bakılırsa, kimi belediyecilerin yeri değiştirilebilir zannettikleri fay hattı gibi sanal bir şey sanıyoruz enversiyonu da. Tamamen formaliteden ibaret resmi bildiri/duyuru falan deyip geçiyor gibiyiz. Tabii bu durumda bütün belalar ölümler ve acılar da takdiri ilahi oluyor.
Koskoca belediye yetkilileri aldıkları kararla fay hattının yerini değiştirebileceğini zanneder de, normal yurdum insanı bir bacaya kırk soba bağlayamaz mı yani? Deliği gördük mü bağlayıveriyoruz sobayı kombiyi şofbeni. Tamamen duygusal tabii… Tamamen betonsal bi durum… Tamamen duygusal kaynaklı betonsal deliliğimizden yani...
Prof.Dr. Mikdat KADIOĞLU Hürriyet gazetesindeki 19 Ocak 2009 tarihli yazısında anlatıyor sıcak havanın daha serin havayı aşağı basması olayını ve yarattığı tehlikenin ne kadar büyük olduğunu:
“Soğuk kış günlerinde arada bir kar ya da yağmur yağar. Yağışlar gidince yerini alan yüksek basınç merkezleri ise geceleri ayaz, sabahları sis, gündüzleri ise kuru ve puslu bir havaya neden olur. Bu tür günlerde yukarı seviyedeki hava, yerin hemen üzerindeki havadan daha sıcak olur. Yani, yerden itibaren düşen hava sıcaklıkları belirli bir yerden itibaren yükselmeye başlar. İşte enversiyon (Enver Ziya değil!) denilen bu tabaka, bir tencere kabağı gibi kirleticilerin daha yukarı seviyelere yükselerek dağılmasını engeller. Sonuçta sabah ya da akşam ufka doğru gökyüzüne bakınca siyah bir bölge görürsünüz.
Sanayi, endüstri ve binaların ısınmasında kullanılan kömür, fuel oil, doğal gaz gibi fosil yakıtlarla havaya her gün büyük miktarlarda kirletici atılır ve bu miktarlar kışın günden güne pek değişmez. Fakat alçak basınç merkezleriyle beraber yağışlı ve rüzgárlı havalarda kirleticiler hava ile karışıp daha fazla dağıldığı için havadaki yoğunlukları azalır. Yüksek basınç merkezleri ise kirleticilerin havada dağılıp karışmasını engelleyerek yoğun hava kirliliğiyle beraber solunum yolu hastalıklarının alevlenmesine neden olur. İşte hava kirliliğinin bir varmış, bir yokmuş şeklinde görülmesinin nedeni bu meteorolojik şartlardır.
LONDRA'DA 12 BİN KİŞİ ÖLMÜŞTÜ
Bu durumda, canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen havadaki yabancı maddelerin, normalin üzerindeki miktar ve yoğunluğa ulaşarak hava kirliliği oluşur. Kirli havayla vücuda girebilen yabancı bir madde antijen olarak adlandırılır ve bağışıklık reaksiyonuna yol açar. Böylece kirli hava, solunum yolu hastalıklarının artmasına sebep olur. Örneğin, kurşunun kan hücrelerinin gelişmesini ve olgunlaşmasını engellediği, kanda ve idrarda birikerek sağlığı olumsuz yönde etkilediği, karbonmonoksit'in ise, kandaki hemoglobin ile birleşerek oksijen taşınmasını aksattığı bilinmekte. Bununla birlikte kükürtdioksit'in, üst solunum yollarında keskin, boğucu ve tahriş edici etkileri var. Özellikle duman, akciğerden alveollere kadar girerek olumsuz etki yapmakta.
Soğuk bir kış günü olan 5 Aralık 1952'de Londra'da hakim olan yüksek basınç merkezinden dolayı yakılan kömürün tüm dumanı ve kükürt partikülleri sis ile birleşerek ölümcül bir hal almıştı. Sonuç olarak klasik hava kirliliği olarak kabul edilen Büyük Londra Smog'unda bir kaç günde 12 bin kişi hayatını kaybetmişti. Los Angeles'ta ise smog, fotokimyasallar, ozon, kuru ve güneşli havalarda kendini modern hava kirliliği olarak göstermiştir. Bu tür smog, trafik kazalarından da daha fazla insan öldürüyor!”
Bu bilimsel açıklamasıydı.
Yurdum insanına göre zehirlenme durumsalı sorunsalının açıklaması: “Yok bi şey, lodos bastı…”
Olmadı: “Boru çatlaktı.”
Yemezse: “Külahı yoktu.”
Kimin diye sual eden olursa: “Bacanın…”
Denirse, “Yok ya… Aynaya bir bak hele…” falan demeyin, ilişmeyin desin.
Yurdum insanıdır, ne yapsa yeridir.
23 Ocak 2009/24 Ocak 2009
Eyüp Şeker
-