SEN, DEMOKRASİ YAVELEMESİNDEKİ, EVET SEN



160 parmak blok halinde kalkıp başkanını seçti ve sen haalaa “Demokrasi…” demelerle dolanmaktasın.

Firesiz 160 parmağın neresinde gördün demokrasiyi?

Ve nasıl!

Ve nerenle!

Görebildin!

Ve bunlar ‘Bilmem Nereyi Güzelleştirme Derneği’ üyeleri falan değil, seçilmiş yargıçlar.

Ve sen ısrarla ‘demokrasi’ yavelemelerini sürdürmektesin.

Nasıl ve hangi duygularla hareket ettikleri açık şekilde bilinen 160 parmak blok halinde kalkıp yeni başkanını seçiyor, engel görülenler hep imzasız mektup ve gizli tanıklar marifetiyle sorgusuz sualsiz içeri tıkılıp suçları belirtilmeden yıllarca tutuluyor, en küçük aksi görüşe ve eleştiriye zerre tahammül edilmezken en sert ve açık tehditler en aleni şekilde savruluyor, sansür üstüne sansür yasak üstüne yasak getiriliyor…

Ve sen haalaa “Demokrasi…” demelerle koşturmaktasın.

“Parasız eğitim istiyoruz” pankartı açan öğrenciler sorgusuz sualsiz aylardır hapiste tutulurken sen o ‘demokrasi’ni nerede ne şekilde görüyorsun!

Ve sen haalaa “Demokrasi…” coşkularında coşmaktasın.

Kaynağı belirsiz 10 milyon seçmen neresinden çıktı o ‘demokrasi’nin!

Bilirim ve hemen herkes bilir, hikmetinden sual eylenmeyeceğini de eylense de işe yaramayacağını da…

Daha en başta cebe atmak için peydahlanmadıysa o 10 milyon, ‘İktidar sandıkta altın tepside sunulur’ yaftası mı asılmaktadır peydahlayanlarının boynunda!

Ve sen haalaa  “Demokrasi…” kaptırıp gitmelerindesin.

Bunlar ve çok daha fazlası yaşanırken sen o ‘demokrasi’ni nerenle nasıl görüyorsun!

Gördüğüne göre…

Belli, marifet gören sende marifet…

İyi de, o gördüğünü biz göremeyenlere neden gösteremiyorsun?

Bu durumda…

Kusur, göremeyen bizlerde mi!

Aslında…

Kesinlikle ve kesinlikle haklısın, ‘Yetmez ama evet’.

Sana müstahak da bize neden!

Senin ‘demokrasi’ni göremiyoruz diye bize neden müstahak!

Aslında…

Bize de, müstahak…

Bize de, ‘Yetmez ama evet’.

Evet…

Kesinlikle müstahak…

Çünkü çok ama çok hak ettik…

Çünkü çok ama çok kaşındık.





Eyüp Şeker