Muhteşem ileri
demokrasimizin maşallahı var, 'yetmez ama evet'cilerin de...
"Bu kadar güç
tek kişiye verilmez, çok tehlikelidir. Akıllar başa geldiğinde pişmanlıklar
fayda etmeyecektir..." uyarılarını
yapanlara demediğini bırakmayıp kimi de dalgasını geçenlerin büyük orandaki
derin sessizliğinin manasını bir kenara bırakalım. En azından şimdilik...
Ne kadar görmek,
anlamak istemese de her 'Yetmez ama evet'ci, sandık demokrasisi süsüyle
dekoruna tamamen dönüştüğünü muhakkak kavrayacaktır. İtiraf edilip edilmemesi
ayrı konudur, kafalara dank etmesi ayrı.
Baştan beri yüklenici, taşıyıcı, çiçek böcek, süsleyici,
yumuşatıcı sayıldığını anlamak istemeyen her 'Yetmez ama evet'ci aymayı tadacaktır. Bu kaçınılmaz.
"Ben cebime
bakarım, durmak yok kapmaya devam..." derin zenginliğine gömülmüşlerin
aymayla hiç işleri olmayacağı açık. Geçelim...
Diş macunu emicilerin ise hiç tasası değil okşanıp avuçlanarak
çıkartılanın gerisin geri tıkılıp tıkılamayacağı, çıkanın tadını çıkartmayı
bilirler nasılsa. Bunu da geçelim...
Hangi kafayı taşırsa taşısınlar, gıklarını
çıkartamayacaklarını ve hık deyicilikten, şakşakçılıktan, yağdanlıkçılıktan
başka şey yapmalarının mümkün olmadığını iyice bellediler. Daha doğrusu,
ibretlik dersler aracılığıyla açık ve net şekilde belletildi.
Yalakalık baş seçenek...
Ya da derin sessizliklere gömülecekler, başka çareleri yok. Silivri’yi
hiç birinin maçası yemez...
Muhtemelen epeycesi bir şans sayıyordu son girişimleri; güvendikleri dağlara kar yağmadı,
başgüdücünün balyozlaşmış yumruğu tepelerine indi, dümdüz etti.
Umutları bir başka bahara mı kaldı yoksa duman olup uçtu mu
bilinmez.
Sıkıysa lambadan çıkartıp her türlü gücü bahşettiklerini geri
soksunlar da görelim.
Oyacağını kafalarına kazıdı balyozlaşan yumruğuyla...
Değişmeyecek tek şey var:
Tercihleri her ne
olursa olsun, ileri demokrasi kınaları hiç çıkmayacaktır.
Eyüp
Şeker