Sör, sizin şu sefere hazırlanan SpaceShipTwo'ya çımacı aramıyor musunuz çımacı?
Bak bilmiş ol, üzerime kimseyi tanımam, müthiş atıp tutarım.
Halatı yani... Uzay otelleriyle Uluslararası Uzay İstasyonu’na falan yanaşırken
60-70 metreden halat atmaya bana mısın demem. Kaparlar halatı, bağlarlar
babaya, iskele alabanda deyip çalıştırdılarmı bucurgatları, mükemmelin
mükemmeli yanaşırlar babalarla, yıkarlar yolcuyu, kargoyu, ne var ne yok
iskeleye.
Doğruya doğru, az kolaylık mı bu Sör, di mi yani.
Sonracıma bunun Ay seferleri var, Mars’ı var, var oğlu
var... Oralara gitmekle iş bitmiyor, sakata gelmeden inmek için hemen devreye ben
gireceğim ben. İnişe geçildiği zaman 30-40 metre kala atladımmı aşağı, bir koşu
bağlarım halatı sağlam bir kayaya, çalıştırırlar bucurgatları yavaş yavaş
konarlar kuş misali. Al sana mükemmel iniş, kazasız belasız yolculuk, di mi
yani..
Şahsımın uzay seferlerinin garantisi olması az buz şey mi
şimdi, di mi yani Sör.
Ben yani şahsım çok kalender bir insanımdır, çımacı
aldınızsa, kamarotluğa talibim. Onca mızmız yolcunun kaprislerini kim çekecek,
tabii ki ben. Methettirme şimdi şahsımı, sevmem kasılmayı, ondan yani bu
kendimi methetmekten kaçınmalarım.
Sör sen çok kral adama benziyorsun, babayanilik akıyor her
tarafından, rica etsem, bu işe alma işine o Paul Allen’le Burth Rutan’ı
karıştırmasan diyorum. Şimdi bunlar mühendis falan ya, bilimle teknolojiyle
bozmuşlar kafayı ya, kafaları basmaz iş meselelerine, öyle değil mi yani. Kılı
kırk yarar, bundan bir cacık olmaz falan der, kıllık üstüne kıllık yapar şimdi
bu kafası basmazlar, karıştırma gitsin... İşleri güçleri uçak tasarlamak,
bilgisayarların ıcığını cıcığını çıkartmak... Nato kafa nato mermer yani, biraz
yontulur insan di mi yani. Umutsuz vaka bunlar umutsuz... Bunu der bunu
bilirim, bu dünyayı mühendisler batıracak mühendisler.
Neymiş WhiteKnightTwo denen acayip bir eğri büğrü bir şey
yapmış, uzaya çıkaracaklar milleti. Doğruya doğru, uçar mı o gudubet şey şimdi,
haksız mıyım yani Sör. Bu acayip uçağın eğri büğrülüğü yetmezmiş gibi,
SpaceShipTwo diye bir acayip eğri büğrü bir şey daha yapmışlar, altına
bağlıcaklar, doğru fezaya. Ba ba ba, kendisi uçacak da, bir de, altına bağlanan
öbür eğri büğrü şeyi uzaya çıkaracak. Ba ba ba, bu kadar da desteksiz atılmaz
yani... O eğri büğrü şey o eğri büğrü şeyi nasıl çıkaracak fezaya, bu kadar da
desteksiz atılmaz yani, bu kadar da uçulmaz yani. Kağıttan uçak bile bu tipsiz
uçaklardan iyi uçar be, doğruya doğru di mi yani Sör.
Sör yerinde olsam dünyada inanmam, öncekinin, hani şu
SpaceOne’ın uzaya çıktığına mümkünatı yok inanmam. Filim hilesidir o filim
hilesi. Oturup bilgisayarda yapmışlardır dümenden bir filim, ahan işte uzaya
çıktık falan dümenleriyle seni kekliyorlar. Maksat ortaklık bozulmasın... O
milyarder Paul Allen’in başının altından çıkmıştır o dümenden uzaya çıkma
filimleri. Bilgisayar kurusu ya, bilgisayarla yatıp bilgisayarla kalkıyor ya...
Kuru işte, 24 saat bilgisayar başından kalkmayan hekırların bol paralısı yani.
Pilav üstü az olan değil yani, pir pir...
Hele o Burth Rutan var ya o Burth Rutan, ondan hiç bir halt
olmaz. Güya bir uçak yapmış da, hiç yere inmeden Dünya turu yapmış da... Ya kim
izin verir o hilkat garibesinin topraklarına inmesine. Aklı başında kimse
memleketinde o acayip şeyi görmek istemez. O da mecburen hiç yere inmeden
tırısın tırıs dolandı Dünyayı havadan. Yani mecburiyetten hiç yere inmemesi. O
kim uçak tasarlamak kim, ona mı kalmış... Uçurtma yapamaz o uçurtma... Doğruya
doğru, di mi yani Sör.
Sör, şahsım çok kalenderdir ya, çımacılık kamarotluk
kadroları dolduysa sizin uzay merkezine illa paspascı falan lazımdır illa, di
mi yani. Acayip hızlı süpürür, paspasın kralını yaparım.
Duymamış olun, hele işe bir gireyim, nasılsa bir yolunu
bulur SpaceShipTwo’nun iniş takımlarına saklanırım. Ondan sonra ver elini
beleşinden uzay. Yanlışlıkla WhiteKnightTwo’nun iniş takımlarına gizlenmeyeyim
diye günde altı saat resimlerine bakıyorum. Ezberleyeyim de hangi eğri bürü şey
fezaya çıkacak, ona sızayım. Salaklık edip 20 bin metreye çık-gel yapamam yani.
Geçmiş gün, iyice anlayıp dinlemedim, ızgara oluyordum az
kalsın. Yani keleğe geliyordum keleğe. Tuttum ESA’nın kargo aracını isteyeyim
dedim. Yemedik ya aracınızı, bir uzaya çıkıp gelecem, hepsi bu yani. Meğer bu
meret dönüşte atmosfere girip yanıyormuş iyi mi. Kebap olacaktım kebap... One
way ticket yani, çaktım köfteyi de ızgara olmaktan kurtuldum.
Duymuşsundur, geçenlerde lafı çıtlattık Profesöre, uzaya
bilet almışsın, bir bilet de ben garibine ayarlasan, biz de dünya gözüyle uzayı
görsek fena mı olur demeye getirmişiz. Bizimkisi kapı duvar, hiç oralı değil,
Fransız'ı oynuyor. Olacak iş mi yani şimdi, di mi Sör. Sen şimdi yapsan bir
babayiğitlik, çımacılık falan ayarlarsan ben garibine, dayarım burnuna işe
alındı belgesini, morarıp kalır, ne kıyak olur di mi yani Sör.
Sığır değilsin ya, halden anladığın belli, artıkın
anlamışsındır yani.
Kestane kebap, acele cevap.
İmza: TZECİÇ (Tüm Zamanların En
Cevval İşsiz Çımacısı)
Eyüp şeker