KARADELİKLER GAYYA KUYUSU MU?
Aşırı yüksek çekim güçlerinden ışık bile kurtulamadığı için karadelikler görsel olarak tespit edilemiyor diye açıklanıyor.
Işığın bile kurtulamadığı bu çok güçlü emmenin bir çıkışı olması gerekmiyor mu? Nereye gidiyor çekilenler? Solucan deliklerine… Peki, solucan kanallarının diğer uçları nerede? Eğer solucan kanalları varsa çıkışları da olması gerekmiyor mu? Kara delikler ve devamlarındaki solucan kanallarına giren maddeler ne oluyor? Emilen muazzam enerji nereye kayboluyor?
Kayboluyorlar, çünkü çıktığını göremiyor veya ne olduğunu bilmeye dair düşünceler yapılandıramıyoruz.
Nereye kayboluyor her şey? Şu anki bakışımıza göre her şey kayboluyor ve kaybolduklarıyla kalıyorlar.
Solucan delikleri kuramına göre karadeliklerin çıkışı olması gerekiyor. Peki, neden karadeliklerin ardındaki solucan kanallarının çıkışına dair hiçbir gözlem yapılamıyor? Oysa çıkışlarının gözlemlenmesiyle ilgili bir engel olamaz, engel bir yana, gözlemlenebilmeleri için bir yığın veri sunmaları gerekiyor. Özetle, saçılıp püskürenler nedeniyle, bakıldığında kolayca gözlemlenebilmeleri gerekiyor.
Nerde püskürenler?
Yoksa püskürmüyor mu?
Bugüne kadar karadelik girişlerine dair kanıtlar bulunmasına rağmen hiçbir çıkış tespit edilemeyişi, yakınlarımızda bir karadelik püskürmesi olmadığı içindir diye düşünülmesi pek dayanaklı değil. Zira çıkış ağızlarında kızılca kıyamet kopması gerekiyor. Öylesine muazzam bir faaliyet olacaktır ki bu, haniyse çıplak gözle bile kolayca görülebilecektir. Geçtik yakınlarımızdakileri, muazzam püskürmeler yüzünden evrenimizin kıyısında köşesinde kalanları bile görmek, tespit etmek mümkündür. Peki, neden hiç iz yok?
Nerede bu solucan kanallarının diğer uçları?
Neden sadece emdiklerini düşünüyoruz?
Nereye gidiyor bunca madde?
Nereye kayboluyor kaybolamaz denilen enerji?
Eğer püskürme hiç tespit edilemezse, Evrenimizde sadece karadelik girişleri var demektir.
Bunun açıklaması nedir?
Öne çıkan asıl önemli soru şudur sanırım; karadelikler paralel evrenlere mi açılmaktadır, bu nedenle mi çıkışlarını gözlemleyemiyoruz? Bu durumda ikinci sorunun gelmesi kaçınılmazdır.
Evrenimizde sadece karadeliklerin girişleri mi var? Varsa neden?
Bu aşamada sorulması kaçınılmazlaşan soru: Evrenimiz içinde bulunduğu aşama nedeniyle sadece başka evrenleri mi beslemektedir?
Burada şu açıklama öne çıkıyor; bebeklik dönemindeki evrenimiz başka evrenlerden gelen solucan kanallarıyla beslenerek büyümüş ve büyümenin nihai aşamaya ulaşmasıyla beslemeler durmuş, artık diğer evreni veya evrenleri besleme aşamasına geçmiştir.
Bu noktada şu soru kaçınılmazlaşıyor: Evrenin genişleme hızının düşmesi, karadeliklerin diğer evreni veya evrenleri beslemesi yüzünden midir? Evrenin genişlemesi bu yüzden mi yavaşlamaktadır?
Beslenme bitmiş ve besleme mi başlamıştır?
Yoksa karadelikler galaksileri yavaş yavaş emip solucan kanallarının öbür ucunda, yani evrenimizin bir başka tarafında yeni galaksiler mi oluşturmaktadırlar?
Bu durumda karadeliklerle solucan kanallarının evrenimizin genişlemesiyle ilgisi olmayacağı düşüncesi öne çıkar ama püskürmeleri tespit edemeyişimiz bu düşünceyi hemen elemeyecek midir?
Bir diğer açıklama da şu olabilir: Karadelikler paralel evrenlere açılan bağlantılar değil, muazzam sıkıştırma mekanizmalarıdır. Mutlak küçüklüğe sıkıştırma aşamasını patlama süreci izlemekte ve yeni galaksiler oluşmaktadır. Öyleyse küçülen galaksilerle doğmakta olanların arasında bağlantıyı sağlayan solucan kanalları olması gerekir.
Çok açık olan bir şey var; eğer karadeliklerin bir çıkış ucu varsa görmek tanımlaması çok hafif kalacaktır. Çünkü çıkışlarda kızılca kıyamet kopması gerekiyor. Işık ve bütün maddeler muazzam bir güçle püskürürken her türlü dalga boyunda yayılanların optik ve radyo teleskoplarla tespit edilmemesi imkansızdır. Hatta, çıplak gözle bile görülebilirlerdi. Peki, neden göremiyor ve tespit edemiyoruz? Çok açık ki, muazzam püskürmeler olması gerekiyor.
Zira diğer uçta muazzam bir güçle emilmekte ve sıkıştırılmaktadır her şey. Kısacası, muazzam şekilde sıkıştırılanların püskürmesinin görülmemesi imkansızdır.
Peki, neden göremiyoruz?
Nereye gidiyor bütün bu maddeler?
Ne oluyor bu muazzam enerji?
Bitişiğimizdeki bir bebek evrende kızılca kıyamet mi kopmaktadır?
Hawking'in kuramındaki ışık kaçışmaları püskürme olamaz. Zira çok zayıflar. Püskürmenin muazzam olması gerekiyor. Hele de çıkışlardaki ışıklar hepsinden müthiş olmalı. Ve ışığın aydınlattığı püsküren maddeler kim bilir nasıl görkemli bir havaifişek şölenidir. İyi de nerede bütün bunlar, neden hiçbir yanda yoklar?
Hiçbir şey yok olamayacağına göre nereye kayboluyor emilenler?
Solucan kanalları eğer tamamen evrenimizdeyseler görmememiz imkansızdır. Öylesine bir kıyamet kopar ki çıkışlarında, en uzağımızdaki galaksilerdeki püskürmelerin bile kolaylıkla gözlemlenip, tespit edilmeleri gerekirdi. Peki, neden göremiyoruz?
Ya çıkışları başka bir evrendedir, ya da muazzam sıkıştırma mekanizmalarıdırlar.
Eğer başka bir evrene açılıp oradaki yeni oluşumları besliyorlarsa evrenimizin genişleme hızındaki yavaşlamanın açıklamasını gizliyor olabilirler. Basitçe, doygunluğa ulaşmış evrenimizden yeni oluşmakta olan başka evreni veya evrenleri beslemektedirler.
Yok, eğer sıkıştırma araçlarıysalar, galaksilerin ölümlerinin ve yeni galaksilerin doğumlarının açıklamasını barındırıyorlar demektir. Basitçe, mutlak yoğunluğa kadar sıkıştırılan emilenler, bir noktadan sonra patlayıp yeni galaksileri doğuruyor.
Karadelikler evrenimizdeki doğum ve ölümleri gerçekleştiren mekanizmalar mıdır, yoksa evrenlerin doğum ve ölümlerini sağlayan evrenler arasındaki besleme kanalları mı?
Eğer başka açıklama yoksa, bunlardan hangisi?
Her ne olursa olsun yanıtlanması gereken önemli bir soru var karşımızda:
Nerede bu emilenler?
Nereye kayboluyor, nerede beliriyorlar?
Nerede bunlar?
Eyüp ŞEKER
03.08.2010
.