AAAY AAAY AAAY, NİYE İNANAMIYORSUN KOYUNUM



Gördüğün hülyaya  benzemiyor mu!
Ovuştur gözlerini,
temizle kulaklarını,
gösterir kurduğun hülyayı.

Gösterir gösterir,
esirgeyen bağışlayan güdücülerimizin en esirgeyicisi bağışlayıcısı başgüdücü,
gösterir gösterir…

Canını ciğerini hakkını hukukunu teslim ederken niye düğün bayramdın koyunum!
İşte bunu anlayamıyordu bir türlü,
“Bireyin ve mülkün güvencesi kalmayacak, her şey güdücülerin insafıyla buyruklarına kalacak” korkusuyla feryat edenler.

Şimdi neye inanamıyorsun koyunum!
Sen koymuştun tencereye,
sevmedin mi kaşığındakini!
Tattırılmadı sayılır oysa.

Daha
ne gördün ki,
İlerisi var ya…

Sadece
ucundan kıyısından
seyrediyorsun ileri demokrasiyi
ve tadacaksın
fazlasıyla,
kaçınılmaz.

Yine de,
üzme tatlı canını,
kıyamaz sana.
Deliktir kulakları, hem de çok…

Duyacaktır
derhal
“İnanamıyorum…”ları,
patlatacaktır
“Ben demokratın daniskasıyım”ları,
kapacaktır beklediğinden çok fazla
“Ben bu kadar demokrat olduğunu bilmiyordum”ları.

Ve zaten,
esirgeyen bağışlayan güdücülerimizin en esirgeyicisi bağışlayıcısı başgüdücümüze desteğin  fazlasıyla artmasına bakılırsa, hakkıyla esirgeyip bağışlamaktadır, esirgeyen bağışlayan güdücülerimizin en esirgeyicisi bağışlayıcısı başgüdücüdü…

Niye şaşırıyorsun koyunum!
Sen istedin
İleri demokrasiyi,
esirgenip bağışlanmayı.

“Sandıktan sonra ileri demokrasiyi göreceksin, sakın şaşırma”
denmişti feryat figan.
Duymazken,
çekmiştin
“Yetmez ama evet”leri,
alayla.

Ve yine,
yaşayalım yaşatacaklarını,
biz güdülenler.

Ne edelim,
layıktır,
“Yetmez ama evet.”

İyi
yaşa ki,
yaşatmayasın,
bir daha
bir daha.



Eyüp Şeker