KUŞBEYİNLİ SALYA SÜMÜK

18.07.2011 17:29 / 19.07.2011 16:34 / 17:25 / 20.07.2011 01:03  


Üşüttü, 3 gündür perişan durumda kuşbeyinli.


Sanki yetmiyordu ayyaşlıklarının belası, bir de salya sümük nezle oldu. Günlerdir toparlandı toparlanacak diye beklerken, yemek içmek ve uyumak dışında bir şey yapmadığını, hiç ses çıkartmayıp yaygara kopartmadığını görmek fazlasıyla can sıkıcıydı. Şimdi ise üşüttü, yorgan döşek durumlarda... Kısacası, sıkıntı veren halleri katlandı.

Aslında garibi hasta eden benim. Her zamanki kuş beyinli hallerimle dayadım jet sistem vantilatörü, yamuldu kaldı garibim.  Ele geçirdiğinde her yerimi delik deşik, etlerimi de lime lime etse yerden göğe kadar hakkıdır.

Hesapta iyilik yapıyorum, daha fazla serinleten jet sistem büyüğünü onun karşısına yerleştirip kendi karşıma da eskisini koydum. Zekayiyim ya, vantilatörü karşısındaki en uzak noktaya koysam da tam ona doğrultmadım. Kuş beyinlilik işte, duvarların, eşyaların, perdelerin yönlendiriciliği hiç aklıma gelmemişti. Aslında, eşyaların, vantilatörü üzerine doğrultmaktan daha tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini de ancak şimdi anlayabiliyorum.

Nazlı nazlı sağa sola dönerken az üfleyen eski vantilatör sorun yaratmıyor. Dairesel devinimli yüksek devirli yenisi en düşüğünde çalıştırılsa dahi, önceki gönderdiğinin peşinden yenisini yetiştirecek kadar şiddetli rüzgar üretiyor ve bunlar tavandan, yan duvarlardan akarak duvara yapışık durumdaki kafesi esintiye boğuyor. Tüm salaklığımla tavanın, duvarların davlumbaz gibi davrandığını anlayamamıştım. Jetonum düştüğünde tam aksi yöndeki pencereye çevirerek, vantilatörün rüzgarını geniş tül perdeye çarptırarak dağıtmam nafileydi, çoktan canına okunmuştu Tutsak’ın.

İkinci vahim hatam öncekinden daha bağışlanabilir sanırım. Daha karanlık bir köşe sağlamak için karşısına denk gelen yere taktığım stor perde, özellikle canına okumuş gibi gözüküyor. Duvarla stor perdenin arasında kalan 10 cm boşluk, dar bir kanal görevi yaparak vantilatörün üflediği havanın önemli bölümünü yan taraftan üzerine yönlendiriyormuş. Özetle, havayı engeller diye güvendiğim 1 m enindeki stor perde, havayı toplayıp üzerine gönderdi. Çok sonra fark ettiğim bu salaklığım yüzünden kaçacak yeri olmayan zavallı Tutsak da duvar boyunca kafese gelen rüzgarla biraz daha yamuldu.

Hemen iyilik yapmaya son verip vantilatörleri değiştirdim ve kendime yapmaya başladım bütün  iyiliklerimi.

Şimdi salya sümük yatıyor garip. Salya sümük derken mecaz yapmıyorum, papağanlar da nezle oluyormuş. Burun deliklerindeki akıntıyı gördükten sonra öğrendim. Görmem için fotoğraflarını çekmem gerekti aslında. Hafif bir karaltı sandığım akıntıların sümük olduğunu anca fotoğraflara bakarken fark edebildim.

Hoşaf gibi halleri geçsin diye dayadım antibiyotiği. Düzelmeye başladı… Artık hiç ayrılmıyor ilaçlı suyunun dibinden haniyse. Çok ilginç bir durum; şu anda kesinleştiremem tabii ama o suyun kendisine iyi geldiğinin bilincinde sanki. Biraz olsun açıklığa kavuşturabilirim düşüncesiyle ikinci bir su kabı daha koydum bitişikteki göze. Gördüğüm kadarıyla yine ilaçlı olanı içerken tüneğin diğer ucundaki diğerine dokunmuyor. Oysa ilaçlı suyun tadının, lezzetinin bozulduğu çok açık... Tam anlamıyla vahşi içgüdü… Eşek kendisine hangi otun yaradığını biliyor kısacası.

Cuma günü soluğundaki hırıltıyı fark edince veterineri arayıp antibiyotikli vitamin vermeye başlamıştım ama cumartesi günü çok korkuttu beni. Gerçek anlamda tünekten düştü.

Kesinlikle atılmak değildi, basbayağı düştü. 10-15 saniye kadar taban ızgarası üzerinde pek bir şey yapamadan uzandı, doğrulup 10 cm kadar üstünde kalan düştüğü tüneğe tırmanmak için mecalsizce debelenmeye başladı. Yanına koştum, beni fark bile etmedi. Gözlerini açacak hali yoktu. Elim ayağıma dolaşmıştı, ne yapacağımı bilemez durumda izliyordum. Öyle halsizleşmiş öyle güçsüzleşmişti ki, pençesini uzatamıyordu. Kafese uzanıp alayım mı, alsam ne yapacağım kararsızlıklarını aşmaya çalışırken, tüneğe çıkmayı başardı. “Durumu çok kötü, kesin gitti bu…” kaygısıyla koşup telefona sarıldım.

Debelenip durmak, veteriner peşine düşmek, telefon üstüne telefon etmek anlamsızdı. Önceki günden beri antibiyotik veriyordum zaten, beklemekten başka yapacak şey yoktu.

Şimdi iyi, epey düzelmiş durumda.

Yani yine benden kurtulmayı başaramadı.


Eyüp Şeker



NOT: İlk fotoğraf, tünekten düştükten birkaç dakika sonra, diğeri ise birkaç saat sonra üst tüneğe çıktığında çekildi.

NOT 2: İlaçlı su iyice azalmasına rağmen ilaçsızı hiç eksilmemişti, bu sabah her ikisini de yeniledim.