Veterinere bakılırsa durum sandığım gibi değil. Kızışmış, aşk acısıyla inim inim imlemekteymiş. Hastalık acısı değil, kızışmışlık acısı yani... Leyla olmuş –Yoksa Mecnun mu!- inleye inleye kendini ıssızlıklara vurmuş. Keser sapı olsa duvarlara vuracak yani.
Kısacası, Tutsak kuşbeyinlisinin inlemeleri tamamen aşk acısı yüzündenmiş; tercümesi ise, “Yakalarsam mucuk”muş.
Kızışınca ve de sarkacak biri de olmayınca etrafta, inim inim inleyerek kıvranıyor. Bulsa çıkıverecek üstüne, ya da mest şekilde yayılacak hemen oracığa.
“Ee ne etçez” dedik veterinere.
“Yapabileceğin bir şey yok, kızışma dönemlerindeki inlemelere katlanacaksın artık” dedi.
Yanicime ‘Embesil Gribi’ni bulaştıramamışım kuşbeyinliye.
Ne etçez peki!
Daha cinsiyetini bilmiyorum, nereden bulacağım aşna fişne yapabileceği kuşbeyinliyi!
İnternetten ilan etsem, “Benim kuşbeyinli kızıştı, kızışan kuşbeyinliniz varsa getirin hemhal edelim, aşna fişne yapıp alsınlar birbirlerinin kızışmışlığını. Sonracıma, kuşbeyinli yavrularını da kırışırız…” desem neye yarayacak. “Sen gelin tarafı mısın, damat tarafı mı?” dicekler, ne dicem! Getirin işte, birbirlerini severlerse eveririz olur biter denir mi! Denmez.
Sonra tutar “Gül gibi kızımızı kirletti / Yakışıklı oğlumuzu kullandı” ayaklarıyla kafa şişirmeye kalkarlar falan, di mi ama. Yok, olmaz bu iş...
Tabii ya, en iyisi miki seyrettirmek, kendi kendini halletmesini sağlamak. Bilir herhalde elden çözümü... Papağan mikisini nerden bulabilirim, elinde olan ödünç verir mi, kiralayan videocu bilen var mı?
İş bununla bitmez ki, bulsam papağan mikisini nasıl seyrettireceğim kuşbeyinliye! Malum, bunlar bizim gibi değil, mor ötesi ışınları görüyorlar. “Bak sizin oralar, hepsi hemşerin. Tanıyon mu bu maymunu?” deyip TV’nin karşısına yerleştirsen, kıçını dönüyor, umurunda olmuyor ekrandakiler. Tek çare var, ses dinletmek. Miki hallerindeki papağan kuşbeyinlilerinin sesini dayarsam hali nice olur, o saniye kayışı sıyırır büyük ihtimalle.
İlk geldiği günlerde kaydettiğim kendi sesini birazcık dinletme gafletinde bulunmuştum, dellenip dört dönerek sesin sahibi kuşbeyinliyi aramaya kalkmıştı. Kendi sesi olduğuna uyanacak durumu falan yoktu.
Off yaa, ne zor işmiş kuşbeyinliyle aynı çatı altında yaşamak.
Eyüp Şeker