BIÇAĞA DÜŞEN OTA SARILIR

B 2’YE BOĞULANIN KOLU YATIRILIR BIÇAK ALTINA


Geçen yıl sağ kolumdaki uyuşma ve oynatmama izin vermeyecek kadar şiddetli ağrı yüzünden doktora gitmek zorunda kalmıştım. Daha önce çektiğim bel ağrısı için verilmiş ilaçları kullanmam işe yarar gibi gözükse de doktora gitme gereğini duymuştum.

Doktor, bilgisayar kullanıcılarının rahatsızlığı dedi ve bir takım tahlillerle, adalelerin durumlarını anlamaya yönelik bir test yaptırdı. Sonuçta; zamanının büyük kısmını bilgisayar başında geçiren, özellikle de fareyle uzun süre çalışanlarda görülen sinir sıkışmasından kaynaklanan bir rahatsızlık deyip, bir romatizma merhemi bir de B vitamini tableti verdi, stres topu ya da aynı işe yarayacak bilek egzersizleri önerdi. Çünkü B vitamini eksikliği sinirlerde rahatsızlığa sebep olur diye eklemişti. Eğer bunlar işe yaramazsa bilekte ameliyat kaçınılmaz diyerek epeyce ciddi bir sorun olduğunu vurgulamıştı.

Uzun yıllardır bilinçsizce vitamin tableti kullanmaktan kaynaklanan sorunlarla bir süredir boğuştuğumu ve bazı vitaminlerin eksikliğinde beliren rahatsızlıkların, aynı vitaminin fazlalığında da ortaya çıktığını öğrendiğimi söyledim. Beni hiç duymadı, duymak bir yana “B vitaminleri suda eridikleri için fazlası suyla birlikte atılır…” derken alaycı ifadeyle bakmakla yetindi… Bir rahatsızlık nedeniyle antibiyotik kullanırken 2 gün Bemiks aldığım için yüzümde yaraya dönüşen koyu lekeler oluştu diye eklemem bir işe yaramayınca “Peki vitamini bir iki gün alırım, sorun çıkarsa keserim…” deyip kurtulmayı yeğledim ama satın bile almadım verdiği vitamini. Çünkü vitamin tabletleri yüzünden vücudum çökmüştü.

Pomadı kullandım ve bu arada “Kol ağrısının ortaya çıkması öncesindeki son haftalarda yaşamımda nasıl değişiklikler yaptım” diye düşünmeye başladım. Vardığım ilk sonuç, dizüstü bilgisayarı masaüstü bilgisayardan daha fazla kullandığımdı. İkisi arasındaki en temel fark masaydı. Masaüstü bilgisayarın özel masası yüzünden klavye özellikle de fare hemen hemen bel hizasındaydı. Oysa dizüstünü ergonomik olmayan normal masada kullanıyordum, ek fareyi de… İlk iş fareyi üzerinde kullanabileceğim bir sehpa ayarlamak oldu. Böylece fareyi kullandığım sağ kolum bel hizasına indi. Bir miktar rahatladım… Bilgisayar başındayken çektiğim ağrıların şiddetinde düşme olmuştu. İşe yarıyor gibiydi ancak sorunun asıl kaynağını bulmadığımın farkındaydım.

Aynı dönemde ikinci önemli değişikliği yiyecek konusunda yapmıştım. Hemen her gün protein özellikle de kırmızı et tüketiyordum. Kahvaltıda bile eksik olmuyordu salam jambon… Et ürünlerini soframın vazgeçilmezi yapmamın nedeni son yıllarda çektiğim eklem ağrılarıydı.

Bu noktada, önceki yıllarda yaşadığım sağlık sorunlarını ve çare arayışlarımı anlatmazsam neden söz etmeye çalıştığım tam anlaşılamayabilir:

Yıllar boyunca çektiğim eklem ağrıları yüzünden gittiğim doktorlar, yapılan tahliller ve sözde tedaviler hiçbir işe yaramamıştı. Çare peşinde gezinirken aldığım bir adet Supradyn tableti sonrasında baldırımda oluşan şişlik dikkatimi çekmişti. Daha önce bu şişliklerin fazla büyümesi yüzünden 3 kez operasyon geçirmiştim. Hem de bir keresinde yumurta büyüklüğünde olan birini yardırmak için tam narkozlu ameliyata girmiştim. İşte başımın belası bu şişliği yeniden görünce yıllardır düşmeyen jeton öyle bir düştü ki, içimde kopardığı gürültüyü anlatamam. Birkaç gün sonra şişlik kendiliğinden indi. Hemen bir tane daha Supradyn aldım. Bingo, aynı şişlik yine karşımdaydı. Yardırıp durduğum o şişlikler vitamin tableti alma alışkanlığımın eseriydi. Kuşku götürmez şekilde ortadaydı bu gerçek.

İlk işim internete girip vitamin etkileriyle ilgili bilgi aramak oldu. Karşıma çıkan sürüyle sayfada gördüklerimi aklım almıyordu. İlkokuldan itibaren öğretilir C vitamini eksikliğinde İskorpit, B vitamini eksikliğinde Beriberi olur, havuç yemek gözlere iyi gelir, bezelyeyi de sofradan eksik etmemek gerekir gibi bilgiler… Yani hemen herkesin az çok fikri vardır belli yiyeceklerden uzak durmanın getirdiği belalarla ilgili… Eksikliklerinde neler olacağıyla epeyce donanmış durumdayız… Tamam da fazlalık durumunda ortaya çıktığı söylenenleri ilk kez duyuyordum. Şişlikler, ciltteki lekeler, sinirsel etkiler, eklem ağrıları, saçlardaki bela kepek kuru pul pul dökülen deri, göz bozuklukları, ışığa hassasiyet… Kuşkuya kapılmadım değil ama açtığım sayfaların hemen hepsinde aynı şeylerden söz ediliyordu. Oysa ben bunlara dair hiçbir şey duymamıştım ve daha da vahimi bu yaşıma kadar hiçbir doktordan fazlalıkla ilgili uyarı almamıştım. Aksine, doktorlar neredeyse her reçeteye vitamin yazmayı adet edinmişler.

Doktorum beni kesip biçiyor şişlikleri yarıp duruyordu ama aklına hiç gelmiyordu vitaminle ilişkisi. İnternette bile dolaşan bu bilgiler mesleki yayınlarında yer almıyor olabilir mi? İmkansız… Ben bile öğrenirken doktorlarım neden “Fazlası suyla atılır…” demeye devam ediyordu? Muhtemelen bilmiyorlar… Tek bildikleri hemen her rahatsızlıkta reçeteye vitamin takviyesi yazmak... İyi geliyor ya, herkes vitamin manyağı yapılmış ya…

Vitamin tabletlerine elimi sürmez oldum şişlikle ilişkiyi tespit ettiğim o günden sonra. Beni yıllarca uğraştıran o şişlikler kesinlikle bir daha ortaya çıkmadı. Fakat dertler bitmemişti, sırada ciltteki yaraya dönüşen lekeler, eklem ağrıları ve ışığa aşrı hassasiyet vardı…

İlk yaptığım iş eklem ağrılarının ve gözlerdeki hassasiyetin sorumlusu A vitamininin güçlü kaynaklarından uzak durmaktı. İşimin zor hatta içinden çıkılmaz olduğunun farkına varmam da çok sürmedi. Çünkü yıllarca bilinçsizce hesapsızca Supradyn yutarak vücudumu vitamine boğmuştum, bütün vitaminlerin fazlalığıyla fazlasıyla yüklüydüm. Cilt sorunları daha önemsiz deyip eklem ağrılarına, monitöre bakarken gözümü kısma derdine öncelik tanıdım, A kaynaklarından mümkün olduğunca uzak durmaya gayret ettim. Sebzelerin çoğunda, beyaz etlerde ve süt ürünlerinde çokça bulunan A vitamininden uzak durmanın neredeyse imkaansız olması yüzünden son çare olarak kırmızı ete yüklendim. Eklem ağrılarım çok azaldı, ışık eskisi kadar yormamaya başladı… Belirgin şekilde rahatlamıştım ama yaklaşmakta olan belanın farkında değildim…

A vitamininden kurtulmaya başladıktan bir iki ay sonra işte bu uyuşma ve ağrılar peydahlandı, başıma bela oldu. Kolumdaki ağrı yüzünden doktora gidişimin öncesine dair özet budur. Umarım konuyu açıklayabilmiş, ne anlatmaya çalıştığımı gözler önüne serebilmişimdir.

Kırmızı ete çok yüklendiğimin farkına vardıktan sonra biraz ders çalışınca et ürünlerinde özellikle de kırmızı ette en çok B2 vitamini bulunduğunu öğrendim. Hemen kestim et ürünlerini… İki ay kadar sıkı şekilde uyguladığım perhiz etkisini gösterdi. Böylece rahatsızlığın ilaçlarla değil yiyeceklerle giderilebileceğini bir kez daha öğrendim. Bu yiyecekle tedavi sürecinde www.besinler.com sitesinden çok yararlandım. Hangi vitaminlerin en güçlü kaynakları hangi besinlerdir, hangileri en az hangi besinde vardır gibi soruların cevabını çoğunlukla bu sitede bulabildim. Vitaminlerin miktarlarını kıyaslayarak kendimden gayet emin şekilde koldaki uyuşma ve ağrıların sorumlusu B 2 vitaminidir diyebiliyorsam bu sitenin katkısı büyüktür. Tabii ki bilimsel değil uyuşma ve ağrıların suçlusu B 2 vitaminidir demem. Ancak yapılacak sağlıklı bilimsel bir çalışmayla kesinleştirilebilir… Ama ben yaşadıklarımdan hareketle en küçük kuşku duymadan B 2 sorumludur bu uyuşma ve ağrılardan diyebiliyorum. Bundan sonrası konuyu bilimselleştirecek olanlara aittir. Sadece, bu dertten muzdarip olanlara, vitaminlere elinizi sürmez belli besinlerden bir süre uzak durursanız zararı olmaz ama sağlınıza kavuşursunuz diyorum. Hepsi bu… Göz ardı edilmemesi gereken açık gerçek: Yiyecek çeşitliliğini sağlamış, normal beslenen birinin vitamin takviyesine ihtiyacı yoktur. Yapılan bütün bilimsel araştırmalarda vitaminlerin ekstra güç sağladığına dair en küçük bilgiye ulaşılamamıştır. Halbuki vitamin fazlalıklarının çok ciddi hatta ölümcül sonuçlar yarattığı reddedilmez şekilde bilinmektedir.

Uyuşma ve ağrılardan hemen hemen kurtuldum sayılır. Arada bir özleme dayanamayıp güçlü B2 kaynaklarından birine fazla yüklenince uyuşma hemen belli ediyor kendini. O dönemdeki gibi aşırı ağrılı olmasa da aslında uzun yıllardır bu uyuşma dikkatimi çekiyordu. Özellikle uyku sırasında kollarımda uyuşma oluyordu ama bunu proteinlere ve özellikle de vitaminlere yormak hiç aklıma gelmiyordu. Neyse, B2 kaynaklarından uzak durmamın sonucunda bu uyuşmalar ağrılar kayboldu. Sadece biraz fazla atıştırınca hemen belli ediyor kendini. Yarım asrı geride bırakmaya eklenen fazlasıyla hareketsiz yaşamın bu rahatsızlıkları çok beslediğini belirtmeye bile gerek yok.

Neyse, bütün bunları anlatmamın ve kafanızı şişirmemin nedeni, doktorların vitamin fazlalığının hiç zararı yokmuş gibi davranmaları, bunu hiç akıllarına getirmemeleri. Özellikle suda eriyen vitaminlerin fazlalığının vücuttan atıldığı bilgisine takılıp kalmalarını, tabletlerin, idrarla atılamayacak miktarlarda fazlalıklar oluşturabileceğini akıllarına getirmemelerini aklın alması mümkün değil. Kolda uyuşma ağrı mı var, B vitamini takviyesi yapalım, bir de gevşetici merhem verelim diyorlar ama “Ya bu uyuşma ve ağrılar B vitamini fazlalığında da ortaya çıkabilir?” sorusu hiç gelmiyor akıllarına. Çünkü bilmiyorlar veya fazlalık etkilerini duymuşlarsa bile böylesine ileri düzeyde rahatsızlıklar yaratabileceğine dair bilgiler henüz ulaşmamış kendilerine. Bilmiyorum, günahı yapanların boynuna, belki de milyarlarca dolarlık ilaç sanayi etkili oluyor kimilerinin bu sessizliklerinde, reçete çiziktirmelerinde.

Sonuçta, zamanımızın büro sakinlerinin hastalığı uyuşma ve ağrılar yüzünden sayısız insan ilaç tedavileriyle egzersizlerle boğuşurken leblebi gibi vitamin yutmaya devam edip fastfood niyetine ne bulursa löpür löpür götürüyor, çikolata keyfi yapıp bira muhabbetlerinde gevşiyor. Bütün gün bilgisayarın başında canı çıkmış ya, vitamin yutmanın çağın belalarından strese iyi geldiğini duymuş ya, çikolata da strese birebir gelir deniyor ya, bira da olmazsa olmazı ya, ameliyat masasına kadar gidecek yolun taşlarını birer birer döşediğinin hiç farkında olmadan devam ediyor. Yetmezmiş gibi, acıyla kıvranırken gittiği doktor da vitamin veriyor. Ne yapacak yutuyor… Neyi mi… Neyi olacak, hapı… Ne yapabilir ki, doktor söylemiş hapı yutmasını… Benimle kafa bulan o doktoru dinleseydim benim sonumun da ameliyat masası olacağından hiç kuşku duymuyorum. Akıllarına hiç gelmiyor fazlalık etkileri…

Diğer taraftan bunun bana özel bir rahatsızlık olmadığı da ortada. Daha birkaç gün önce Power Ball denen icatla kırılan rekordan söz ediyordu TV’ler. Yanlış bilmiyorsam, ağrıyla kıvranan bilgisayar kurbanlarına bilek egzersizi için şiddetle tavsiye edilen bir alet Power Ball. Çok iyi geliyormuş falan deniyor…

Hiç duydunuz mu vitaminin zararlarından söz eden bir doktoru? En fazla “Vitaminler doktor kontrolünde alınmalıdır…” gibi bir uyarı yapılıyor. Hepsi bu işte… Çevrenizde uyuşma ve ağrılardan muzdarip kaç kişi var diye bir bakınır mısınız?

Sözü çok uzattığımın farkındayım ama inanın çok sıkıntılar çektim ve çekmeye devam ediyorum. Oysa sanki böyle bir sorun hiç yokmuş gibi davranılıyor. Kimse ağzına almıyor vitamin fazlalıklarının ölüme varabilecek etkiler yarattığından. Örneğin, kalsiyum fazlalığının kalp sorunlarına sebep olacağı söylenirken, süt ürünlerine düşkün birinin bir de hemen hepsinde kalsiyum bulunan vitamin tableti atıştırma alışkanlığı varsa çok ciddi kalp rahatsızlıkları yaşayabileceğinden neden söz edilmez? Kalsiyum etkisini kendimde o kadar açık olarak görebiliyorum ki. Sabah kahvaltılarındaki peyniri biraz fazla kaçırmamın etkisinin çarpıntı olarak döndüğünü görmek için çok titizlenmem gerekmiyor. Oysa yıllarca bu çarpıntılar için, asıl suçlu sigarayı tek başına sorumlu tutup durmuştum. Şimdi bıraktım sigarayı ve etkinin kaynağını net olarak yakalayabiliyorum. Tam bir fazlalık deposuna dönüştürdüğüm vücudum küçük miktarlara bile tepki veriyor artık.

Tamam, ben iyi kullanmadım vücudumu ama bunun tek suçlusu da ben değilim. Benim gibi olanlar da değil…

Yolun yarısını geride bırakmışsanız, kırmızı beyaz fark etmez, illa da et olsun diyenlerdenseniz, çok fazla hareketli bir yaşamınız yoksa, iyi geliyor halleriyle vitamin tableti yutma alışkanlığınız varsa ve bilgisayar başındayken elinize kolunuza ağrılar giriyorsa, uykuda sağınız solunuz çok sık uyuşuyorsa, gittiğiniz doktor vitamin takviyesi önermişse sakın ola dinlemeyin. Doktorunuza, vitamin fazlalığıyla ilgili duyduklarınızı, yiyecek alışkanlıklarınızı, yaşam biçiminizi anlatın, sizi dinlemezse, alaycı tavırlarla bakıp vitamin takviyesinden dem vurursa “Başım üstüne…” deyin ve çıkın gidin. Bırakın o doktoru o doktorluğuyla baş başa…

Kesinlikle vitamin almayın ve elinizin altındaki bütün vitaminleri çöpe atmak ilk işiniz olsun. Hemen derhal en küçük tereddüde kapılmadan bir an bile gecikmeksizin vejetaryen olun, fakat vejetaryen olacağım derken, güçlü bir B 2 kaynağı olduğunu ıskalayıp sakın ola soya fasulyesine sarılmaya kalkmayın… Eğer vermişse doktor, gevşetici pomadı alın kullanın, o kadar… Bir bir buçuk ay ot yemenin yararını göreceğinizi bilin… İşe yaramazsa yediğim otla kalırım deyin geçin ama asla ve asla vitamin tabletlerine elinizi sürmeyin ve et ürünleri, başta keçi koyun olmak üzere süt ürünleri, çikolata, tahin, bira gibi güçlü B 2 kaynaklarından uzak durun mümkün olduğunca.

Bıçak altına yatmak istemeyen ota sarılmalıdır.


Eyüp Şeker

Vitamin rahatsızlığıyla ilgili notlarımın adresi :

http://abone.superonline.com/~ben/vitamin-notlari.html