İNTERNET, GAZETEYİ DÖVER

İNTERNET, KAAĞIT GAZETEYİ BİR GÜZEL DÖVER

İnternet, gazeteyi bitirir mi tartışması yapılırken doğal olarak “Laptopu mu açmak kolay, gazeteyi mi?” sorusu soruluyor.

Tartışmanın bu düzlemde yapılması yüzünden hataya düşülüyor. Çünkü gelişmeler göz ardı ediliyor ve laptopun/dizüstünün kalıcı olduğu sanılıyor. Oysa gelecekte dizüstü taşınmayacak. Tek taşınır alet cep telefonları olacak. Ve o cep telefonları, bilgisayarımız, müzik çalarımız, kameramız, radyomuz, televizyonumuz olacak. Ekran olarak gözlükler kullanılacak… Bu doğrultudaki gelişmeler o kadar hızlı ki, bu aletlerin iyice ucuzlayıp her yeri doldurması bir iki yıla kalmayacak gibi gözüküyor.

Gazeteyi gözlüklerinizdeki ekrandan okusaydınız gazete satın alır mıydınız? Ve aynı zamanda TV seyredebilecekken, daha pek çok şey yapabilecekken… Zaten bu gelişme doğrultusunda gazeteler görüntülü habere doğru hızla kaymaktalar. Kaağıt gazeteden o görüntülü haberi okumak söz konusu olamayacağına göre, seçim ne doğrultuda olurdu? Diğer yandan, elektronik kaağıtla ilgili çalışmalar da tüm hızıyla sürüyor. Yani, gelecekte ağaçlar kesilmeyecek. Otomatik olarak güncellenen elektronik kaağıttan gazetenizi okuduktan sonra katlayıp tekrar cebinize koyacaksınız. Aslında anlatmak istediğim, çok köklü değişiklerin kapıda olduğudur. Öncelikle, yerleşmiş olan bilgisayar kavramımız değişecek. İkinci olarak, basılı gazete ve kitap kavramı değişecek. Daha uzun dönemde ise evlerdeki cilt cilt kitaplarla dolu kitaplıklar kaybolacak, büyük kütüphaneler ise müzelere dönüşecek. Çünkü herkes her yerden her istediği yayına ulaşabilecek.

Görüntü konusu halledilmiş durumda, şu an karşımızdaki en önemli engel klavye gibi gözüküyor. Yani komut girmekle ilgili sistemlerin yetersiz kalması sorun yaratıyor… Yanıtı en çok aranan konu bu denilebilir. Görünüşe bakılırsa sesli komut girme sistemlerinin mükemmelleşmesine daha çok zaman var ama unutulmaması gerekir ki, klavyeye neredeyse hiç dokunmadan saatlerce internette dolaşırken fareyle hallediyoruz bütün işlerimizi. Şu anda adını çıkartamadığım bir yazardan (Sanırım Hürriyet’ten Şeref Oğuz) duymuştum “Eğer fareyi çok kullanıyorsanız tüketici, klavyeyi çok kullanıyorsanız üreticisiniz demektir” sözünü. Bilgisayarla değil, ancak internetle ilişkimizi bundan daha güzel anlatacak bir söz bulunamaz sanırım. Sıkı birer tüketici olduğumuz için, klavyemiz olmuş olmamış umurumuzda olmayacak gibi…

Vapurda trende internetten gazete okumanın tercih edilmemesinin nedeni, kullanılan aletin kullanışsız kaba saba olmasından… Teknolojinin geldiği bu noktada karmaşıklık da sorun olmaya başladı. Araştırmacıların tasarımcıların en çok kafa yordukları konulardan biri, geliştirdikleri aletlerin kullanışlı ve pratik olması gerektiği… Yeni aletler ne kadar çok iş yapıyorlarsa o kadar çok içinden çıkılmaz hale geliyorlar ve bu durum kullanıcının uzaklaşmasına sebep oluyor. Pratiklik basitlik için artık daha çok çaba harcanıyor. Yeni bir telefon veya fotoğraf makinesi aldığımızda, önceleri “Ne çok marifeti var…” deyip mutlu mesut kurcalarken, işlevlerini çözmek için uğraştıkça soğuyup uzaklaşabiliyoruz. Pratik çözümler getirilmediğinde, içinden çıkılmaz gibi gözüken aletlerle uğraşmaktansa tutup gazete almayı seçecektir insanlar ama eğer ceplerinde taşıdıkları kaleme benzer aletin yan tarafındaki tırnağı tutup çektiklerinde açılan bir perdede okuyabilirlerse günlük gazeteyi kimse parmakları mürekkebe bulansın istemeyecektir. O aletin internet üzerinden bilgi alması da şart değil, Akbil misali bir dokundurmayla günlük gazeteler yüklenebilirse keyfe dönüşecektir vapurdaki gazete okuma faslı. Özetle, gazeteler yine internette olacak ama büyük ihtimalle artık kaağıda basılmayacak, elektronik bayilerden yüklenecektir.

Şurası kesin ki gelecekteki tek taşınabilir bilgisayarımız telefonumuz olacak, bugünkü bilgisayarlarımız evlerimizdeki bürolarımızdaki başköşelerine iyice yerleşeceklerdir. Çünkü evimizdeki ısıtıcıdan buzdolabına her şeyi onlar idare ederken, cebimizdeki telefonların da en yakın dostları hatta her şeyi olacaklardır.

Aslında dizüstü bilgisayarlar taşınabilir olan ama taşınırken kullanılabilir olmayan aletlerdir. Çoğunluğun evden işe, işten eve taşıdığı dizüstülere, ilk örnekler oldukları için katlanılıyor. Bir de, artık pek kalmasa da hava atmak için açanlar oluyor kısa yolculuklarda. Yoksa kimse derdini çekmez dizüstü bilgisayarların.

Aslında gazete devrimi çoktan gerçekleşti ve kaağıt dönemi kapandı ama henüz algılayabilmiş değiliz. Kaağıt gazeteler, haber için bir gün bekleyecek okuyucuyu nereden bulacak sorusu bunun en önemli göstergesi sayılmalıdır. Kendi amacına yani haber verme mantığına uygun olmayan, hatta tamamen aykırı olan kaağıt gazeteler son baskılarını yapmakta.

Kaağıda gazete basımının sona ermesi kaçınılmaz. Aslında bunu tartışmak bile anlamsız. O kadar ki, yakın bir gelecekte kâğıt kullanımının yasaklanması bile gündeme gelecektir. Diğer yandan, hadi kitap neyse de, gazete neden kâğıda basılsın ki? Yazarları beklemek doğal da, haber için bir gün bekleyecek okuyucuyu nereden bulacak gazeteler? Bir ayrışma yaşanabilir ve gazeteler yalnızca yazarları yayınlayıp haberleri tamamen TV’lere bırakabilirler. Bu pek akla yatmıyor… Çünkü okuma güdüsünü TV’lerin doyurması imkânsız.

Büyük ihtimalle aletlerin ve sistemlerin piyasaya sürülmesi yine lider ülkelerden beklenecektir. Oysa çoktan geliştirilmeye başlanmalıydı elektronik gazete sistemleri. Vestel’i Aselsan’ı Beko’su Profilo’su ve daha nicesi varken bu fırsat kaçırılmamalı, elektronik gazetecilik en kısa sürede hayata geçirilmelidir. Zaten çok geçmeden sadece gazeteyle sınırlı olmadığı, ne kadar uçsuz bucaksız bir alan olduğu anlaşılacaktır.

Tasarımcılar, eksileni markete otomatik olarak sipariş veren buzdolapları üretmeye çalışırken, gazete internette yayınlanır mı tartışmaları yapmak abesle iştigal değilse nedir? Buzdolabım marketten alışverişini kendisi yapacak ama ben gidip bakkaldan gazete alacağım, olacak şey mi bu! Hem de o buzdolabımın kapağındaki ekrandan internette fink atma olanağım bile varken yapacağım bunu? Neyim ben, embesil mi?


Eyüp Şeker